TONYA İLÇESİNDEKİ İŞKENCE İDDİALARINA İLİŞKİN RAPOR

TRABZON’UN TONYA İLÇESİNDE 30. 07. 2006 TARİHİNDE GÖZALTINA ALINAN VE 3 KİŞİYE İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YAPILDIĞI İDDİALARINI

ARAŞTIRMA- İNCELEME RAPORU

OLAY
01.08.2006 tarihinde Turan KARABULUT, Ulaş Bulut KARABULUT, Mehmet KARABULUT adlı kişiler İHD Trabzon Şubesine başvurarak 30.07.2006 günü 24,45 te Tonya polis karakolunda gözaltına alındıklarını, gözaltına alınma sırasında ve alındıktan sonra darp edildiklerini ve sözlü hakarete maruz kaldıklarını ellerindeki belgeleri sunarak iddia etmişlerdir.

Verilen belge ve bilgilere göre Turan KARABULUT, Ulaş Bulut KARABULUT, Mehmet KARABULUT, Osman KARABULUT birlikte alkol almışlar, gece 24-30 dan sonra evlerine gitmek üzere yola çıkmışlardır

Evlerine gitmek için polis karakolu önünden geçmek zorunda bulunan bu dört kişiden Turan KARABULUT yüksek sesle konuştuğu iddiasıyla karakoldaki nöbetçi polis tarafından uyarılmıştır. Bunun üzerine Ulaş Bulut KARABULUT “siz karışmayın biz arkadaşımızı eve götürürüz.” Diyerek olay çıkmasını önlemeye çalışmalarına rağmen lojmanlardaki polislerin de olay yerine gelmesiyle birlikte müdahale etmişler, gençleri kelepçelemişlerdir. Karakol bahçesinde gerçekleşen bu müdahale sırasında, müdahaleden sonra karakolun içerisinde darba ve sözlü hakarete uğramışlardır. Ayrıca biber gazı kullanılarak baygın hale getirilmişlerdir. Gençler hayalarının sıkıldığını iddia etmişlerdir.

Gençler göz altına alındıktan sonra 02-40 ta doktora çıkarıldıklarını, doktorun da onları elleri kelepçeli olarak ve güvenlik görevlilerinin yanında muayene edilerek hak ihlallerine uğradıklarını iddia etmişlerdir.

HEYETİN OLUŞUMU:
Başvuru İHD Genel Merkezine iletildi. zaman zaman işkence iddiaları dikkate alınarak, işkence ve kötü muamele iddialarını araştırmak ve bu konu ile ilgili olarak; mağdurlar, aileleri ve yetkili makamlar ile görüşmek, araştırma ve inceleme yapmak, sonrasında kamuoyunu bilgilendirmek ve uluslar arası ve ulusal mevzuatta güvence altına alınan işkence yasağının korunmasına ve işkence yasağını ihlal eden sorumluların yargı önüne çıkarılarak işkencenin cezasız kalmasını önlemek amacıyla Genel Merkez İHD Trabzon Şubesin’den bir heyet oluşturulmasını istedi.

Heyet; İHD Trabzon Şube Başkanı Gültekin YÜCESAN, Şub. Sekreteri Yasemin ARSLANOĞLU, Yönetim Kurulu Üyeleri Nigar FETTAHOĞLU, Günay Asım YOLSAL ve Avukat Arif Hikmet UZUN dan oluşturuldu.

HEYETİN GİRİŞİMLERİ:
İHD Genel Merkezi; Trabzon Valiliğinden ve Tonya Kaymakamlığından heyet adına görüşme talebinde bulundu. Trabzon Valiliği ve Tonya Kaymakamlığı randevuya olumlu yanıt vermiş 8 Ağustos 2006 günü Trabzon Valiliği adına İnsan Hakları İl Kurulu Başkanı Vali Yardımcısı Bahattin ATÇI ile 10 Ağustos 2006 günü de Tonya Kaymakamlığı ile görüşülerek konuyla ilgili başvuru formu, fotoğraflar ve konu ile ilgili evraklar sunulmuştur.

Ayrıca görgü tanıkları ve mağdurlarla görüşülmüş savcılığa intikal eden dosya incelenmiştir.

Görüşmelerde; Trabzon Vali Yardımcısı Bahattin ATÇI olaya ilgili davranmış, konuyla ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünün soruşturma başlatacağını heyete ifade etmiştir.

Tonya Kaymakamı ise “İşkenceye sıfır tolerans” yaklaşımın gereğine inandıklarını belirtmiş olmasına karşın iddia edilen olayda polislerin zorunlu müdahalede yaptığı imasında bulunmuştur.

Daha sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğü soruşturma başlattığını belirten yazıyı kurumumuza ileterek görevinin gereğini yapmıştır.

MAĞDURLARLA VE TANIKLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER:
Heyet; 10 Ağustos 2006 tarihinde Tonya’ya gitmiş, tanık A.Kenan KARABULUT ve Osman KARABULUT ile mağdurlar Turan KARABULUT, Ulaş Bulut KARABULUT, Mehmet KARABULUT ile görüşülerek konuya ilişkin bilgiler not edilmiştir.

İŞKENCE VAKASI:
Üç mağdur, Tonya Karakolunda fiziksel darba maruz kalmalarının yanı sıra ve küfürlü sözlerle psikolojik şiddete uğradıklarını ifade etmişlerdir. Yaşadıkları bu şiddet elleri kelepçeli savunmasız insanlara uygulanmış bir vaka biçiminde ifade edilmiştir.

MAĞDUR TURAN KARABULUT İLE YAPILAN GÖRÜŞME :
Arkadaşlarla Dolunay meyhanesinde biraz alkol aldıktan sonra eve doğru yola çıktık. Polis karakoluna 3-5 metre kala alkolün etkisi ile yüksek sesle konuştum. Nöbetçi polis “yüksek sesle konuşmayın lan” diye silahıyla üzerimize yürüdü. Biz de “kimseyi rahatsız etmiyoruz” diyerek çıkıştık. Ulaş, Mehmet ve Osman adlı arkadaşlarım “tamam memur bey, biz hallederiz” diyerek müdahale etmemesini istediler. Tam bu sırada karakoldaki ve lojmandaki polisler eşofmanlı, pijamalı bir şekilde üzerimize yürüyerek bize saldırdılar. Beni 5–6 polis yere yatırarak ellerimi kelepçelediler. Ardından vücudumun her tarafına yönelik tekmeler attılar. Yüzümüze biber gazı sıkarak içeri aldılar. Karakol içine alındığımızda polislerin amirim diye hitap ettikleri bir emniyet görevlisi yüzümüze gaz sıkmaya devam etti. Diğer polisler de hakaret, küfürler yağdırmaya devam ediyordu. Sonuçta karakolda kan- revan bir hale getirildikten sonra doktora çıkarıldım. Bu insanlık dışı muameleyi kabullenemiyorum. Cezasız kalmasını istemiyorum.

MAĞDUR ULAŞ BULUT KARABULUT İLE YAPILAN GÖRÜŞME:
Arkadaşlarımla alkol aldıktan sonra 24.00-24.30 saatleri arasında evimize doğru ilerlemeye başladık.Tonya Polis Karakolunun önünden geçerken nöbetçi polis bize silahını doğrultarak, tehditler savurmaya,hakaret etmeye başladı.Üstümüze yürüyünce olayı sakinleştirmeye çalışmamıza rağmen bize fiili ve sözlü saldırı devam etti. Olay yerine gelen bir emniyet görevlisi “Alın şu orospu çocuğunu,tutun kelepçeleyin,göz altına alın.” diye bağırmaya başladı.Polisler üzerimize çullanarak tekme tokat giriştiler.Yüzümüze yakın mesafeden biber gazı sıktılar. Karga tulumba karakol binasına alındık.Bir emniyet görevlisi bana hakaretler yağdırarak biber gazı sıktı.Tekme tokatlarla nezarete götürüldüm. Nezarette bile kelepçelerimiz çözülmedi.Doktora kelepçeli götürüldüm ve muayenem kelepçeli olarak, polis memurlarının yanında yapıldı. Polisler cinsel organlarına tutarak, el kol hareketleri ile bizi taciz etmeye devam ettiler.Sözlü sataşmalar mahkeme koridorunda da devam etti.Kişilik ve insanlık onurum ayaklar altına alındı. Ailem ve ben “takip edildiğim ve illegal işler yaptığım” iddiasıyla tehdit edildik.Bu saldırının adli bir olaydan ötürü yapılmadığını politik kimliğimden dolayı yapıldığını düşünüyorum.

MAĞDUR MEHMET KARABULUT İLE YAPILAN GÖRÜŞME:
Birahaneden çıkıp eve giderken Turan Karabulut’un yüksek sesle konuşmasını bahane eden nöbetçi polis ve arkadaşları bize saldırdılar. Ellerimiz kelepçeli iken tekme tokat küfür ve biber gazı sıkılarak nezarethaneye atıldık.
Nezarethanede bile biber gazı sıkıldı.Demir parmaklıkların arkasından polisler, kendi cinsel organlarına tutarak taciz edildik.Çünkü o sırada polisler el kamerasıyla olayı görüntülüyordu.Hayalarımızın sıkılması fiziksel ve psikolojik olarak bizi derinden etkiledi. Doktor muayenesi sırasında kelepçelerimizin çıkarılmasını istememize rağmen çıkarılmadı.Güvenlik görevlileri ve doktor görevlerinin gereğini yapmayarak muayenenin sağlıklı olmasını engellemişlerdir.

HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER:
Tüm bilgiler ve belgeler incelendiğinde hak ihlaline yönelik olarak şunlar tespit edilmiştir:

1-İçki içtikleri belirtilen gençler dört kişi olmalarına karşın üç kişi gözaltına alınmıştır.Üç kişiden ikisinin Halk Evi üyesi olduğu, bir tanesinin ise başka bir ilde dergi çevreleri ile ilişkili olduğu gerçeği dikkate alındığında, emniyet görevlilerinin bu üç kişiye siyası yapılarından dolayı ön yargılı yaklaştığı kanaati ağır basmaktadır.
Aynı ilçeden aynı şartlarla karşılaşılan kişilerin başına aynı olayların gelmemiş olması gerçeği bu belirlemeyi güçlendirmektedir.
2-Üç gençten sesli konuşan Turan KARABULUT’un emniyet yetkilisince uyarılması sırasında gençler’den Ulaş Bulut KARABULUT’un “Biz arkadaşımızı eve götürürüz.” Şeklindeki yaklaşımı bir polis memurunun ifadesinde de mevcuttur.Bu bize iki gencin emniyetle ilgili olarak herhangi bir kasıt içinde olmadıklarını göstermektedir.
3-Emniyet tutanaklarında gençlerin 24.45 de içeri alındıkları ve 01,00 da gözetim altında oldukları anlaşılmıştır.
Bu kadar kısa bir sürede onlarca kurumu kapsayacak biçimde küfürlerin sığdırılmış, sıralanmış olması polis memurlarının yaptıkları kötü muameleye ve işkenceye mazeret oluşturma amacı güdüldüğü kanaatini güçlendirmektedir.
4- Saat 01,00 da gözetim altına alınan gençlerin 02,40 da doktora götürülmüş olmaları uygulanan biber gazı sıkma işleminin gençler üzerindeki etkisini yok etme çabası olarak gözükmektedir. Doktor raporlarında gözlerdeki kızarıklıkla ilgili olarak biber gazı olasılığının göz ardı edildiği kanaatini uyandırmıştır.
5-Doktor raporlarında her türlü darp uygulamaları incelenip belirlenmiş iken Doktor Mustafa AKCAN’ın bu bulguları karşılıklı kavga sonucu olarak (Görgü tanığı gibi) ifade etmesi görevini tarafsız yapmadığı kanaatini oluşturmuştur.
6-Alkollü oldukları tüm ifadelerden belli olan gençlerin evlerine giderlerken yollarının emniyet müdürlüğünün önünden geçiyor olması gerçeği, gençlerin kasıtlı olarak bu güzergahı kullanmadıklarını göstermektedir. Buna rağmen polis ifadelerinde gençlerin vatan- millet düşmanı olmaları biçiminde gösterilme çabaları, işkenceye maruz kalan gençlerin,ayrıca mahkemece cezalandırılması amacı gütmektedir.
7-Tutuklama istemiyle savcılığa sevk edilen mağdurların davasına giren Avukat Arif Hikmet UZUN gençlerin psikolojik ve fiziksel eziyete maruz kaldıklarını gözlemlediğini belirtmiş,konu ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.Bu durumda işkence uygulandığı kanaatini güçlendirmektedir.

8-Yargıtay Genel Kurulunun 15,06,1999 da 8-109/164 sayılı kararında işkence suçunun oluşması için “Suç failinin memur, mağdurun sanık, sanığın mağdura suçunu söyletme çabasıyla hareket etmesi ve sanığın işkence etmesi yahut zalimane veya insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunması gerekir.”şeklinde işkence suçunun tanımı yapılmış olsa da başvuranlara yapılan davranışların bu dört şartın üçü açısından aynen gerçekleştiği, suçu söyletme amacıyla yapılma koşulunun ise somut olayda bulunmadığı ancak bu fiillerle başvuranların tepkisel olarak suç sayılabilecek sözleri sarf etme zorunda bırakıldıkları, bu ruh hallerinin tetiklendiği değerlendirildiğinde bu fiillerin işkence tanımında değerlendirilebileceği sonucu çıkmıştır.

İŞKENCE YASAĞININ İHLALİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME :
Mağdurların tümü gözaltı işleminin başlangıcından itibaren çeşitli işkence yöntemlerine maruz bırakılmıştır. Tekme, yumruk darbeleri ile birden fazla polis tarafından dövülmüş hayaları sıkılmış,biber gazı uygulanmış aynı zamanda küfür ve hakarete maruz bırakılma gibi işkence yöntemleri gerçekleştirilmiştir. Gençlerin üzerlerindeki darp izlerinin; bir hafta sonra bile gözle görülür biçimde olması işkenceyi göstermektedir. Doktor raporlarında da ayrıntılı olarak belirlenen işkence izleri, çekilen fotoğraflarda da varlığını göstermektedir.

İŞKENCE YASAĞININ ALGILANMA BİÇİMİNE İLİŞKİN YARGILAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRME:
Trabzon vali yardımcısı Bahattin ATÇI ile yapılan görüşmede işkenceye sıfır tolerans olduğunu bu konuda gerekeni yapacaklarını ifade etmiş ve soruşturma başlatacağını belirtmiştir. Tonya Kaymakamı ise işkenceye tolerans olmadığını ancak polislerin bazen böylesi zorunlu durumlarda kalabildikleri imasında bulunmuştur. İşkence mağdurları da böylesine bir muameleyi hak etmediklerini işkenceyi yaşamış olmalarını kabullenememe, sindirememe gibi bir durum söz konusudur. Mağdurlar işkencenin yasak olduğunun bilincinde oldukları; gerekçesi ne olursa olsun işkence yasağının ihlalini haklı göstermeyeceğini, kamu görevlilerinin işkence ve kötü muamele yapmalarının yasak olduğu konusunda bilgi ve bilince sahip oldukları anlaşılmıştır.

TIBBİ MUAYENE VE İŞKENCENİN BELGELENMESİ SORUNU BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
Gerçekleşen tıbbi muayenelerin tümü adli tıp birimi olmayan Tonya Devlet Hastanesinde ve adli tıp uzmanı olmayan hekimler tarafından gerçekleştirilmiştir. şkencenin doğru, etkili biçimde belgelenmesine ilişkin ilkeleri düzenleyen İstanbul Protokolünde yer alan görüşme ve muayene ilkelerine uygun davranma meslek etiğinin gerektirdiği özeni gösterme konusunda ihlaller tespit edilmiştir. Tıbbi muayenenin kolluk görevlilerinden gizli yapılması gerekliliğine uyulmamıştır. Mağdurların kelepçeli muayene edilmesi ile mevzuata ve standartlara uygun davranılmadığı görülmektedir. Polislerin muayene sırasında doktorun yanında bulundukları tutanakla tespit edilmemiştir. Doktor raporlarında ruhsal bulgulara yer verilmemiştir.

İŞKENCENİN ETKİLİ BİÇİMDE SORUŞTURULMASI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Savcılık tarafından yürütülen işkence soruşturma dosyası heyette yer alan avukat Arif Hikmet Uzun (Dava Vekili)tarafından alınmış ve incelenmiştir. İşkence iddialarına yönelik olarak yapılan raporlama yetersizdir. Özellikle ruhsal işkencenin tespiti ve fiziki iz bırakmayan biber gazı gibi uygulamaların sonuçları belirlenmemiştir.

İDARİ SORUŞTURMA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
İHD Trabzon şubesinin Trabzon Valiliğine yazılı başvurusu üzerine gerekli idari soruşturma başlatılmış adli soruşturmaya paralel olarak yürütülmektedir. Ancak adli ve idari sürecin zamana yayılabileceği kuşkusu hem muhtemel suçluların cezalandırılmama mağdurların adalete olan güveninin sarsılmasına neden olabilecektir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR:
Mağdurların polise mukavemet ettiğine dair polis ifadelerinin dışında başka bir delilin bulunmaması ancak Ulaş Bulut KARABULUT ‘un ifadesinde belirttiği gibi “siz karışmayın biz arkadaşımızı eve götürürüz “söylemi (Bir polisin ifadesinde de yer almıştır.)Mukavemet etme niyeti ve kastı olmadığı durumunu açıkça göstermektedir.

  • Mağdurların gözaltına alındıktan 1 saat 40 dakika gecikmeli olarak doktor muayenesine götürülmesi;
  • Mağdurların gözlerindeki kızarıklığın gerekçelerinin doktor raporlarında belirtilmemiş olması;
  • Tıbbı muayene sırasında emniyet görevlilerinin bulunması bu durumun tutanakta tespit edilmemesi;
  • Doktor raporunun gizliliğinin güvence altına alınmaması;
  • Tıbbı muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması;
  • Alkollü mağdurların ayılıncaya dek bir sağlık merkezinde bekletilmemeleri;

SONUÇ :
1.İşkence yasağı, hiçbir istisna veya gerekçeyle haklı kılınmayacak biçimde mutlak bir yasağı ifade etmektedir. Kişinin vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığı hakkı hiçbir gerekçeyle ihlal edilemez. Devletler bireylerin işkenceye karşı korunması ve işkence yasağının güvence altına alınması için her türlü etkili tedbirin almak ve uygulamakla yükümlüdür. Tonya Polis Karakolundaki emniyet görevlilerinin işkence yasağına uyma , tutum ve yaklaşımlarında olmadığı görülmektedir.

2.Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı mutlak özen gösterilmesi gereken haklardandır. İşkencenin önlenmesi ve toplumun işkenceye karşı korunması amacıyla her türlü adli ve idari fiili önlem alınmalıdır. Bu çerçevede Trabzon Emniyet Müdürlüğü İşkence yapanlar hakkında gerekli idari soruşturmayı başlatmıştır. Her işkence iddiasının adli ve idari açıdan etkili bir biçimde soruşturulması ve bu soruşturmanın bütün sorumluları kapsayacak biçimde ivedi olarak sonuçlandırılması gerekmektedir. İşkence yasağı ve kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bunu gerektirmektedir. İşkence ve kötü muamelenin cezasız kalmaması için yargı mekanizması en etkin şekilde ve kısa zamanda adil sonuca ulaşmalıdır. Hukuk kurumu olması nedeni ile ve yasaca insan haklarını koruma görevi ile yükümlü kılınan barolar ve diğer STK ‘lar iç hukuktan etkin sonuca ulaşma ve sorumluların yargılanarak eylemlerine uygun olarak cezalandırılmaları için Tonya Cumhuriyet Savcılığı’nca başlatılan yargısal sürecin takipçisi olmalıdırlar. Trabzon’un Tonya İlçesin’de 30 Temmuz 2006 tarihinde meydana gelen ve 01.08.2006 tarihinde şubemize başvurulması ve olayın 02 Ağustos tarihinde kamuoyuna yansımasıyla birlikte İHD Trabzon Şubesi olarak iddiaların açıklığa kavuşturulması, sorumlular hakkında hukuksal soruşturma yapılması için Trabzon Valiliğinin başlattığı soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılmasını ve tüm aşamalarının takipçisi olacağımızı belirtiyoruz

Nigar Fettahoğlu Günay Asım Yolsal Arif Hikmet Uzun Yasemin Arslanoğlu Gültekin Yücesan
 İHD Yön Kur Üyesi  İHD Yön Kur Üyesi  Avukat  İHD Şube Sekreteri  İHD Şube Başk.

Bir cevap yazın