ASKERİ CEZAEVİNDE İŞKENCE SONUCU ÖLÜM

21 yaşındaki Murat Polat adlı asker genç, tedavi amacıyla gönderildiği İskenderun’da polisler tarafından “hırsızlığa teşebbüs” suçlamasıyla 27 Haziran 2005 tarihinde tutuklanmıştır. Maktül Polat, asker olması nedeniyle Adana 6. Kolordu Komutanlığı Askeri Cezaevi’ne konulmak üzere 27 Haziran 2005 tarihinde Adana’ya getirilmiştir.

Polat, 6. Kolordu Komutanlığı Askeri Cezaevi’ne konulduğu sırada çırılçıplak soyularak tek tip elbise giymeye karşı çıktığı gerekçesiyle askeri cezaevi personeli tarafından fiziki şiddete maruz kalmıştır. Er Polat cezaevine konulduğu gün maruz kaldığı insanlık dışı muameleler sırasında başına ve vücudunun çeşitli yerlerine aldığı darbeler nedeniyle fenalaşarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Bir ay boyunca yoğun bakımda tutulan er Polat, 27 Temmuz 2005 tarihinde yaşamını yitirmiştir.

Er Polat’ın işkence sonucu yaşamını yitirmesi, “işkenceye sıfır tolerans” söylemlerinin aksine, kurumsal işkence olgusunda bir gelişme kaydedilemediğini göstermektedir.

Otopsi tutanağında yer alan tıbbi tespitler ve gözlemler, asker Murat Polat’ın, cezaevine konulduğu ilk anda maruz kaldığı muameleler sırasında aldığı öldürücü darbeler nedeniyle yaşamını yitirdiğini doğrulamaktadır.

Vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığı hakkını güvence altına alan işkence yasağı mutlaktır; hiçbir istisna, gerekçe veya olağanüstü koşul işkence yasağının ihlal edilmesini haklı gösteremez. Nerede, kim tarafından, hangi amaçla, kime karşı ve hangi yöntemlerle yapılırsa yapılsın işkence, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve ağırlığı ile orantılı biçimde cezalandırılmalıdır.

Murat Polat’ın ölümüne yol açan görevlilerden 5’i hakkında tutuklama kararı verilmiş olmasını önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Ancak, tutuklama kararının olaydan yaklaşık bir buçuk ay sonra verilmesi ve tutuklama kararı verilen sanıklardan ikisinin terhis edilmesi, soruşturmayı etkisiz kılan faktörlerdir.

Ayrıca, askeri cezaevinde görevli üst düzey sorumluların ceza soruşturmasına dahil edilmemesi, işkencenin etkili bir biçimde soruşturulması ve cezalandırılması gerekliliği konusunda kaygı uyandırmaktadır. Zira, Türkiye’nin de taraf olduğu işkencenin önlenmesine özgülenmiş uluslararası sözleşmeler ve standartlar, devletleri, işkence suçunu işleyenleri ve bütün sorumluları etkili bir biçimde cezalandırmakla yükümlü kılmıştır.

İşkence suçunun etkili bir biçimde cezalandırılması yükümlülüğü bakımından, sanıkların asker kişiler olması ve işkence suçunun askeri bir mekanda işlenmiş olması bir ayrıcalık yaratmamalıdır.

Uygulamada ve mevzuatta askeri cezaevleri her türlü sivil, bağımsız ve tarafsız denetim mekanizmasının dışında tutulmaktadır. Bu bağlamda İHD, işkencenin önlenmesi bakımından, bütün askeri gözaltı merkezleri ve cezaevlerinin, bağımsız ve tarafsız izleme organları tarafından yapılacak izleme ve denetim faaliyetine açılmasını talep etmektedir.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın