Kayıp Atilla Osmanoğlu ile İlgili Rapor

25 Mart 1996 günü Diyarbakır ili Melikahmet Caddesi 97 No’lu işyerinde saat 11.00 sıralarında gözaltına alınan Atilla Osmanoğlu’nun, Şırnak ili Silopi ilçesi Başköyü civarında ölü olarak bulunduğu ihbarı üzerine İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Osman Baydemir, İHD GYK üyesi Hanefi Işık ile Osmanoğlu’nun yakınlarından oluşan heyetin Şırnak ili İdil ve Silopi ilçelerinde 6 Ocak 1999 tarihinde yaptığı girişimler sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda bu rapor hazırlanmıştır.

ATİLLA OSMANOĞLU’NUN GÖZALTINA ALINIŞI
Diyarbakır ili Hazro ilçesi nüfusuna kayıtlı Muhyettin oğlu, 1968 doğumlu Atilla Osmanoğlu, 25 Mart 1996 günü, Diyarbakır Melikahmet Semtindeki işyerinden kendilerini polis olarak tanıtan, biri uzun boylu, sarışın amerikan tıraşlı; diğeri orta boylu, dolgun, “M” bıyıklı, buğday tenli iki kişi tarafından gözaltına alınır. Görgü tanığı olan baba, Muhyettin Osmanoğlu’na, şahıslar; Emniyet Müdürlüğünden geldiklerini oğlunu kantin ihalesi için götüreceklerini ve geri getireceklerini beyan etmişlerdir.

BAŞVURULAR
25 Mart 1996 günü İHD Diyarbakır şubesine başvuruda bulunan Muhyettin Osmanoğlu akabinde DGM Cumhuriyet Başsavcılığına, OHAL Bölge Valiliğine, İl Valiliğine, Uluslararası Af Örgütüne vb. tüm başvuru mekanizmalarına başvuruda bulunulmuş ancak etkin bir sonuç alınamamıştır. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının 1996/4014 Hz. Numarasıyla şikayet başvurusunda bulunan Osmanoğlu’nun yakınları şikayet dosyasında bu gün itibariyle bir gelişme kaydedilmediğini öğrenmişlerdir. Başvurulan tüm resmi merciiler Atilla Osmanoğlu’nun gözaltına alınmadığını ileri sürmüşlerdir.

İDİL-SİLOPİ GİRİŞİMLERİ
1998 yılı sonlarında İdil Cumhuriyet Başsavcılığıyla gelişen diyalog sonucu, elimizde bulunan kayıp başvurularının derlenmesinden oluşturulan bir dosya İdil Cumhuriyet Başsavcısına sunulmuştur.

4 Ocak 1999 günü İdil Cumhuriyet Başsavcısı, 30 Mart 1996 günü Silopi’de bulunan ve kimliği tespit edilemeyen bir erkek cesedinin bulunduğunu, kendisine gönderdiğimiz fotoğraflarla mukayese ettiğini ve cesedin Atilla Osmanoğlu’na ait olabileceğini bildirmesi üzerine, 6 Ocak 1999 günü baba Muhyettin Osmanoğlu ile birlikte İdil Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde girişimlerde bulunulmuştur. Ancak İdil Cumhuriyet savcılığında mevcut olan fotoğrafın teşhisinde baba Muhyettin Osmanoğlu’nun net bir kanıya varmaması üzerine Silopi’ye geçilmiştir.

Silopi Cumhuriyet Savcılığının 1996/313 Hazırlık No’lu dosya içerisinde 30 Mart 1996 günü Silopi ilçesi Başköyü civarında bulunan ve kimliği tespit edilemeyen erkek cesedinin çeşitli açılardan çekilmiş 14 fotoğraf baba Osmanoğlu’na gösterilmesine rağmen net bir teşhis yapılamamıştır.

CESEDE İLİŞKİN BULGULAR
1996/313 Hz. No’lu dosyada kimliği tespit edilemeyen cesedin savcılıkça yapılan dış muayenesinde, 1.75 boylarında, 70 kilo ağırlığında, 25-30 yaşlarında, alnı açık, siyah saçlı, bıyıksız, yaklaşık bir hafta tıraşsız, kumral tenli, yuvarlak çehreli bir erkek cesedi olduğu, cesedin Silopi ilçe merkezine yaklaşık 10 km mesafede Başköyü yakınlarında, eski kilise mevkii civarında, karayolları ekiplerince kullanıldığı tespit edilen zift tankının içerisine bırakıldığı poşetin içine konulan, siyah deri mont, kemerli kumaş pantolon, lacivert renkli alt eşofman, kahve renkli kundura ve bir çift desenli çorap bulunduğu belirtilmiştir.

Ayrıca otopsi raporunda cesedin kafa bölgesinde sol kulaktan çene üstü alt dudak orta hizasına kadar yumuşak dokunun tamamen kesildiği, yine kafa bölgesinde pek çok kesi ve kırık tespit edildiği, cesedin çene altı hizasında boyuna doğru ası izinin bulunduğu ve ölümün ası ile darp-cebirlerinden meydana geldiği tespitlerinde bulunulmuştur. Genel itibariyle otopsi raporunun yetersiz olduğu ve cesedin yüz hatlarındaki darp-cebir ve kesi izlerinden dolayı teşhisini son derece güçleştirdiği tespit edilmiştir.

DİYARBAKIR’DAKİ TEŞHİS
Silopi Cumhuriyet Savcılığındaki dosyadan suretleri alınan fotoğraflar, kayıp Atilla Osmanoğlu’na ait olabileceği şüphesi ile bahsi geçen kişinin yakınları çağrılarak bu fotoğraflar gösterilmiştir. Tankın içerisinde çekilen fotoğrafta cesedin üzerinde bulunan iki kazağın kayıp Atilla Osmanoğlu’na ait olduğu, yine tankın içerisinde poşet içerisinde bulunan alt lacivert eşofmanın da Osmanoğlu’na ait olduğu eşi tarafından ifade edilmiştir. Dosya içeriğindeki bulunan elbiselere ilişkin tutanakta eksiklik içermesine rağmen cesedin çekilen fotoğrafları üzerinde belirgin olarak görülen kazakların Osmanoğlu’na ait olduğu eşi tarafından ifade edilmekle birlikte, cesedin özellikle yüz bölgesinde meydana getirilen tahribat teşhisi güçleştirmiştir. Neticede kesin bir teşhis yapılmamıştır.

EKSİK SORUŞTURMA
Silopi Cumhuriyet Savcılığındaki dosya ve içeriği incelendiğinde başta otopsi raporu olmak üzere sonra etkili bir soruşturma yapma çabası olmamıştır. Öyle ki Dosya içerisinde ismi geçen cesede ait olan giysiler emanete alınmamış, muhafaza edilmemiştir. Yine dosya içeriğinde cesedin nereye gömüldüğüne dair bir bilgiye kayıta yer verilmemiştir. Fail veya faillerin bulunması ve cesedin kimliğinin tespiti için de samimi bir çaba içerisine girilmemiştir.

SONUÇ
1-Kimliği henüz kesin olarak tespit edilmemekle birlikte, özellikle eşinin giysilere yönelik teşhisi cesedin Atilla Osmanoğlu’na ait olabileceği kanısını güçlendirmektedir. Ancak Her halûkarda ceset resmi yetkililerce varlığı inkar edilen bir kayıba aittir.

2-06 Ocak 1998 tarihinde Silopi’de yapılan girişimler sırasında Mehmet Fındık (1972), Ömer Fındık (1956), Ömer Kartal (1973) isimli şahısların 31.12.1995 tarihinde Kerevan İrmez (1953) 9.10.1995 tarihinde Yahya ipek (1968)’in ise 23.7.1998 tarihinde, Mehmet Mungan (1971) ise 18.7.1998 tarihinde kayıp oldukları tespit edilmiştir. Bu kayıplara ilişkin yapılan suç duyurusu üzerine açılan soruşturmada ilerleme kaydedilememiştir.

3-Genel olarak bölgede gözaltı kayıplarının infaz yerinin Silopi-Cizre-İdil üçgeni olduğu kanısı gittikçe güçlenmektedir. Kasım 98-Ocak 99 tarihleri arası bölgede yaptığımız tüm çalışmalar Silopi-Cizre mezarlıkları dışında) toplu mezar olduğu iddiası oldukça güçlü bir kanaat haline gelmiştir.

4-Gerçek kayıpların akibetlerinin tespiti ve gerekse faillerinin bulunması konusunda etkin bir çaba içerisinde olmayan merkez yönetimin politikanın bir an önce değiştirilmesi gerekmektedir. En kısa zamanda merkezi bir soruşturma organının oluşturulması aciliyetini korumaktadır.

5-Söz konusu toplu mezarların tespiti ve açılması etkin ve merkezi bir soruşturma komisyonunun oluşturulması için demokratik kamuoyunun etkin çaba içerisinde olması gerekmektedir.

Osman Baydemir Hanefi Işık
 İHD Genel Başkan Yardımcısı  İHD GYK Üyesi

Bir cevap yazın