Öcalan’a İlişkin Yapılan 9-2 Başvurusu Hayata Geçirilmelidir

2003 yılında Abdullah Öcalan’ın vekilleri tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne  (AİHM) yapılan başvuru ile kendisi aleyhine tesis edilen hükmün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesine aykırı olduğu belirtilerek başvuru yapılmış; AİHM, 18 Mart 2014’te verdiği kararla Abdullah Öcalan’ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini umut hakkı bağlamında değerlendirerek AİHS’ye aykırı bulmuştur. Bu karar, umut hakkı özelinde Türkiye aleyhine verilmiş ilk karar olması nedeniyle de önem taşımaktadır.

Aynı doğrultuda yapılan başvurular üzerine Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de AİHM tarafından ihlal kararı verilmiş, ancak kesinleşen ilk karar olan Öcalan 2 kararının üzerinden on yıl geçmesine rağmen Türkiye tarafından söz konusu ihlalleri ortadan kaldırmaya dönük herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bunun üzerine AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye yönelik denetim sürecini başlatmıştır.

Bakanlar Komitesi, Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan v. Türkiye dosya grubu ile ilgili AİHM tarafından verilen kararlara Türkiye’nin uymaması nedeniyle periyodik olarak yaptığı gözden geçirmeyi Eylül ayında gerçekleştireceği oturumda da yineleyecektir. Söz konusu Bakanlar Komitesi oturumu 17 – 19 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecektir.

Bizler insan hakları alanında faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri olarak Bakanlar Komitesi’nin söz konusu toplantısı için 27 Temmuz 2024 tarihinde Kural 9/2 Bildirimi’nde bulunmuştuk. Bugün burada Bakanlar Komitesi toplantısı öncesi Temmuz ayında yapmış olduğumuz Bildirim’de yer alan taleplerimizi hatırlatma ve Türkiye’nin ilgili makamlarına AİHM kararlarının gereğini yerine getirmesi konusundaki çağrımızı yineleme ihtiyacı duyuyoruz.

Türkiye, tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerin gereği olarak AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü ve sorumludur. Oysa, Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan v. Türkiye kararlarının üzerinden yaklaşık on yıl geçmiş olmasına karşın başvurucular da dahil binlerce mahpus, umut etme hakkından mahrum bırakılarak AİHS’yi ihlal ettiği çok açık olan bu ceza rejiminin ağır ve yıkıcı sonuçlarına maruz kalmaktadır. Türkiye, pek çok vesile ile hazırladığı eylem planlarında mevcut koşullu salıverilme yasağını ortadan kaldıracak ve ihlallere son verecek mevzuat değişikliklerine veya tedbirlere maalesef yer vermemektedir. Dahası, Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’ye sunduğu beşinci periyodik raporunda durumu düzeltme konusunda isteksiz olduğunu çekincesiz bir şekilde ifade etmiştir. Uluslararası hukuka tümüyle aykırı bu durum, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk taahhüdünden, bir parçası olduğu evrensel insan hakları normlarını bağlayıcı bir çerçeve olarak görmekten hızla uzaklaştığının açık bir göstergesidir.

Umut hakkının ihlali, AİHS 3. Madde ile öngörülen işkence ve diğer kötü muamele anlamına gelmekte olup, Türkiye’ de bu ihlale maruz kalan kaç mahpusun olduğuna dair ayrıntılı veriler kamuoyu işle paylaşılmamaktadır. Bunla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye’nin Beşinci Periyodik Raporu’nu değerlendirdiği 8 – 26 Temmuz 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen 80. Oturumunda Türkiye tarafından sadece mahkumiyetleri kesinleşmiş ve cezalarını çekmeye başlamış 4 binden fazla ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünün olduğu bilgisi verilmiştir. Nitekim BM İşkenceye Karşı Komite, sözü edilen oturumun ardından 14 Ağustos 2024 tarihinde yayınladığı ‘Sonuç Gözlemleri’nin 16. Paragrafında bu bilgiyi kayıt altına almıştır.

İşkenceye Karşı Komite, aynı paragrafta bazı durumlarda herhangi bir salıverilme ihtimalinin dahi bulunmadığı, sosyal temas ve ziyaretleri ciddi şekilde kısıtlayan katı tutukluluk koşullarının söz konusu olduğu, hatta kısıtlamaların sağlık ortamlarında dahi uygulanmaya devam ettiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası rejimine dair endişelerini de dile getirmektedir.

Sadece endişe dile getirmekle yetinmeyen İşkenceye Karşı Komite, ‘Sonuç Gözlemleri’nin 17. Paragrafında ise Türkiye’ye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırmak için Ceza Kanunu’nu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nu gözden geçirmeyi tavsiye etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’yi müebbet hapis ile cezalandırılan mahpusların makul bir süre sonra tahliye edilme veya cezalarında indirim yapılma olasılığına sahip olmalarını sağlamaya davet etmektedir.

Bizler binlerce insanı etkileyecek bu konuya dair Türkiye devletinin ilgili makamlarını acilen AİHM kararlarına ve BM İşkenceye Karşı Komite’nin tavsiyelerine uymaya davet ediyoruz. Yanı sıra 17 – 19 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşecek toplantı öncesinde AK Bakanlar Komitesi’ ne, 27 Temmuz 2024 tarihinde yaptığımız ‘Kural 9/2 Bildirimi’nde yer alan talepleri bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:

  • Türkiye’de (bugüne kadar) ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılan kişi sayısı, her yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılan kişi sayısı, ilgili kararların kesinleştiği yıllar ve ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırılan kişilerin hapishanede tutulduğu yıl sayısı hakkında Türkiye Hükümeti’nden istatistiki veri talep edin;
  • Türkiye’yi, mevzuatında yer alan ve belirli suçlar için koşullu salıverilmeyi kategorik olarak yasaklayan hükümlerin ayrımcılık yapılmaksızın yürürlükten kaldırılmasını sağlayacak gerekli yasal değişiklikleri ivedilikle yapmaya ve yasaları değiştirmeye davet edin;
  • Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan v. Türkiye kararlarının icrasını daha sık aralıklarla inceleyin ve o zamana kadar somut bir ilerleme kaydedilmemesi halinde, davanın bir sonraki incelemesi ışığında bir ara karar taslağı hazırlamasını Bakanlar Komitesi Sekretaryası’ndan talep edin;
  • Bakanlar Komitesi Başkanı’nı veya Bakanlar Komitesi Genel Sekreteri’ni, Reykjavik Deklarasyonu bağlamında kararların uygulanması konusunda ilgili ulusal muhataplarıyla siyasi diyaloğu güçlendirmesi ve Gurban Grubu’nun uygulanması için gerekli bireysel ve genel tedbirler konusunda Türkiye Hükümeti yetkililerine mektup yazması için görevlendirin.

Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.

 

CEZA İNFAZ SİSTEMİNDE SİVİL TOPLUM DERNEĞİ

 ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ

 İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

 TOPLUM VE HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI

 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ