SİLAHLAR SUSSUN

Türkiye’de, Ortadoğu’da, Dünya’da Barış
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 28. Maddesi “Herkes, bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzen hakkına sahiptir.” diyor.
Evrensel Bildirge bu maddesi ile, yaşam, özgürlük, güvenlik, sağlık, eğitim, eşitlik, adalet ve diğer insan haklarının gerçekleşebilmesi için uygun toplumsal ve uluslararası düzenin, herkesin hakkı olduğunu ilan etmiştir. Bildirgenin hazırlanması sırasında 28. maddeyi Lübnanlı delege önermiştir. Oysa bugün, bu maddeyi öneren delegenin ülkesi olan Lübnan ve Filistin, İsrail tarafından saldırıya uğruyor, bombalanıyor. Böylece, sadece Filistin ve Lübnan Halklarının değil, hepimizin 28. maddeden doğan hakları ihlal ediliyor.
Filistin Halkının özgürlük talebine, İsrail, işgali bütün Ortadoğu coğrafyasına yayarak karşılık veriyor. Önce çocuklar ve kadınlar ölüyor, evler ve köyler yıkılıyor. Filistinliler kendi topraklarında ve kendi şehirlerinin sokaklarında yabancı askerlerin kurşunlarına hedef oluyor Savaşın acımasız-İnsanlık dışı yüzü bir kez daha Ortadoğu’dan yansıyor tüm dünyaya. Evrensel Beyanname’yi hazırlayan Birleşmiş Milletler, uzun süre İsrail’in saldırgan tutumunu izlemekle yetiniyor. İş işten geçtikten ve çok uzun müzakerelerden sonra alınan “Lübnan’a asker gönderme kararı” ise tek başına Ortadoğu barışını sağlamaktan uzak. İsrail Halkı da dahil, bütün Ortadoğu Halklarının eşit ve özgür bir biçimde yan yana ve barış içerisinde yaşamalarının koşulları yaratılmalıdır.
Bütün bu olumsuz tabloya karşın, bizi yüreklendiren, geleceğe daha bir umutla bakmamızı sağlayan gelişmeler de yok değil. İsrail’deki barış taraftarları Filistinli ve İsrailli çocukların birlikte yaşayacakları yuvalar kuruyorlar; Filistinli aydınlar da İsrail’e yönelik intihar saldırılarının durdurulması için kampanya başlatıyorlar, geçmişi değiştirme şansımızın olmadığı ancak eşit, adil ve güvenli bir geleceği birlikte kurmanın mümkün olduğu bilinciyle.
Ülkemizde de on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan çatışmalar halen devam ediyor. Türkiye toplumu demokrasi ve siyasal yöntemlerle çözülebilecek Kürt sorunu nedeniyle çok fazla acı çekti. Şimdi yaşadığımız acıları ortaklaştırarak barış içinde yaşayabilecek bir ortamı yaratmanın mücadelesini vermek zorundayız. Barış’ın Türk-Kürt ayrımı olmaksızın bütün toplumun ihtiyacı ve hakkı olduğunu, 20 yıldan fazla bir zamandır süre gelen çatışmaların sorunu çözmek yerine daha içinden çıkılmaz hale getirdiğini görerek silahların susmasını ve barış istemimizi, daha güçlü bir şekilde dile getirmeliyiz.
İnsan Hakları savunucuları olarak şiddet ve savaşta ısrar edenlere demokrasi, diyalog ve siyasal çözüm yollarının varlığını bir kez daha hatırlatıyoruz. Ölmekten ve öldürmekten başka mücadele yolları; ölmekten ve öldürmekten başka çözüm yolları da var.
Çatışma ortamı İnsanlığımızı da tam olarak öldürmeden önce;
BARIŞI TALEP ET,
BARIŞÇI OL,
BARIŞ, BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN TEK SEÇENEKTİR

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın