BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi* Madde 12/2 : “Devlet, bu bildirgede amaçlanan hakların meşru kullanımı çerçevesinde şiddet, tehdit, mi-silleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrımcılık, baskı veya diğer keyfi hareketlere karşı, bireysel olarak ve başkalarıyla birlikte hareket eden tüm kişilerin yetkili otoritelerce korunması için gerekli tüm önlemlerin alınmasını dikkatle izler. Bu bakımdan, herkes, bireysel olarak ve başkalarıyla birlikte, barışçı yollarla, insan haklarının ve temel özgürlüklerin ihlaline neden olan, ve devletin ihmali olan durumlar da dahil olmak üzere, devlete isnat edilebilen etkinlik ve eylemlerle birlikte başka grup ve bireylerce işlenmiş insan hakları ve temel özgürlüklerin kullanılmasıyla ilgili şiddet eylemlerine karşı tepki gösterdiğinde, ulusal yasalarca etkin biçimde korunmaya hakkı vardır”. *Evrensel Olarak Tanınan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması ve Geliştirilmesinde Toplumsal Kuruluşların (Organların), Grupların ve Bireylerin Hakları ve Sorumlulukları Üzerine Bildirge BM Genel Kurulu tarafında 8 Aralık 1998 tarihli toplantısında kabul edilmiştir. |
Bu olaylar Kasım 2007 tarihinde Avukat Orhan Kemal Cengiz’in “Ali Aslan” imzalı bir ihbar mektubu almasıyla başlamıştır. Malatya Cumhuriyet Savcılığına gönderilerek yargıya intikal ettirilen mektupta, üst düzey jandarma görevlileri, bir akademisyen ve bir siyasi partinin yöneticisi söz konusu cinayeti azmettirmekle suçlanmaktadır.
Bu mektubun hemen ardından ilk duruşmanın gerçekleştiği tarihlerde Malatya’daki yerel gazetelerde, İhlas Haber Ajansı kaynaklı yayımlanan bir haber, dava dosyasının etrafındaki karanlık ilişkileri ortaya koymuştur. Söz konusu haberde mağdurların haklarını savunmak için mahkeme sürecine dahil olan avukatlar, adeta birer suçlu gibi sunulmuş ve davaya ait çok sayıda “detay” bilgiye yer verilmiştir. Bu detay bilgilerin bazıları, avukatların telefonları dinlenmeden ve elektronik yazışmaları izlenmeden elde edilmesi mümkün olmayan bilgilerdir.
Ayrıca Avukat Orhan Kemal Cengiz hakkında, ikinci duruşma öncesinde bir suç ihbarında bulunulmuş ve kendisi cinayetlerin planlayıcısı olarak gösterilmiştir. Bu suç ihbarında göze çarpan konu ise, yine ciddi bir istihbarata dayalı bilgilerin ihbar mektubunda yer almasıdır.
Bir protestan ağzıyla kaleme alınan mektupta avukat hakkında “karanlık” bir tablo çizilmekte ve avukatın bazı gizli servis odaklarının emirleriyle hareket ettiği yazılmaktadır.
Görülmektedir ki, on beş yıldır avukatlık ve insan hakları savunuculuğu yapan Orhan Kemal Cengiz, Malatya katliamı ile ilgili davanın mağdurlarının bu denli güçlü bir avukat grubu tarafından temsil edilmesinden rahatsız olan bazı çevrelerin hedefi haline gelmiştir.
Türkiye’nin ulusal mevzuatı, başta Anayasa olmak üzere, Avukatlık Yasası ve ceza yasaları, Av. Orhan Kemal Cengiz’e yöneltilen tehditlerin önlenmesini ve adli görevlerini yerine getirmesi olanağının tanınmasını gerektirmektedir.
Birleşmiş Milletler İnsan hakları Savunucularının Korunması Bildirisi de (9 Aralık 1998), belirtilen durumlar için, hükümetlerin yükümlülüklerini içermektedir.
Biz insan hakları örgütleri olarak yetkilileri Av. Orhan Kemal Cengiz’e yönelik tehditleri önlemeye, yaşam hakkı ve özgürlüklerini korumaya ve tehditlerde bulunan(lar)ın yargı huzuruna çıkarılmalarını sağlamaya davet ediyoruz.
Helsinki Yurttaşlar Derneği | İnsan Hakları Derneği | MAZLUMDER |