Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunan Haydar Duymaz isimli mahpus, 4 Şubat 2016 günü bulunduğu odanın havalandırmasına kendisini asarak yaşamına son vermiştir.
Yaklaşık 8 yıldır cezaevinde tutulan ve son 8 ayını Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’nde geçiren Haydar Duymaz, daha önce kalmış olduğu Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde görmüş olduğu işkence, kötü muamele ve hücre cezaları neticesinde ruh sağlığını yitirerek Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesiyle Adana Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde kısa süreli tedavi görmüştü.
Haydar Duymaz’daki psikolojik sorunlar son dönemde artmıştı. İçinde bulunduğu ruh halinden kaynaklı olarak ailesi, yakınları ve avukatı ile görüşmeyi reddetmekteydi. Psikolojik çöküntü neticesinde yaklaşık iki ay önce de dudaklarını kapamıştı.
Ölümünden bir hafta önce avukatı, cezaevinden sorumlu Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak Duymaz’ın intihar eğilimi içinde olduğunu ve tedavi için yeniden Ruh Sağlığı Hastanesi’ne gönderilmesini talep etmişti. Cezaevi idaresi ve Cumhuriyet Savcılığı avukatı ve ailesinin kaygılarını hiçe sayarak Haydar Duymaz’ın tedavisi için hastaneye sevkini sağlamamıştır. Duymaz, intihar edebileceği yönünde tüm sinyalleri vermişti. Buna rağmen gerekli duyarlılık ve müdahale gerçekleştirilmediği için Duymaz’ın ölümüne engel olunamadığı gibi, intihar neticesinde ölmüş olması devletin ve ilgililerin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Duymaz, içinde bulunduğu ruhsal çöküntü hali ile cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyecek durumda olduğu açıkça görülmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam edilmiştir. Duymaz’ı ölüme sürükleyen koşulları oluşturan, tedavisi için yapılan girişimleri geri çeviren cezaevi idaresi ve cumhuriyet savcılığı ve tüm ilgililer hakkında idari ve cezai soruşturma yapılması gerekmektedir. Sorumluların tespit edilip yargılanması için Haydar Duymaz’ın ailesi adına Cumhuriyet Savcılığına ayrıca suç duyurusunda bulunulacaktır.
Duymaz’ın ölümünün Türkiye cezaevlerindeki hasta mahpuslar sorunu ile birlikte ele alınması gerekmektedir. Halen cezaevlerinde ağır hasta durumunda olan ve Adalet Bakanlığının da belirttiği 114 kanser hastası olmak üzere 387 ağır hasta mahpus ölümü beklemektedir. Hükümetin hasta mahpusların serbest bırakılmasını Kürt sorununun çözümünde bir pazarlık konusu olarak değerlendirmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Hasta mahpusların durumu, tüm siyasi çekişme ve hesaplardan bağımsız bir şekilde yaşam hakkı sorunu olarak ele alınıp bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
İHD ADANA ŞUBESİ