Şırnak’ın Cizre ilçesi Cudi mahallesindeki bir binanın bodrum katına 23 Ocaktan bu yana sığınan ve dışarı çıkamayan, sivil olduğu söylenen yaralı ve cenazelere ulaşımın engellenmesi, tedavi hakkının sağlanması noktasında yaşanan kriz durumunun aşılamaması, her geçen an toplumsal bir infial ve kaosa dönüşmek üzeredir.
Ayrıca bugün itibariyle aynı ilçede 37 kişinin bulunduğu farklı bir binaya yönelik gerçekleştirilen top saldırısında 9 kişinin yanarak öldürülmesi, geri kalanların aynı akıbete tabi tutulması dehşet vericidir.
Sayıları ve isimleri kamuoyuna açıklanan bu yaralı ve ölü insanlara ulaşmak ve müdahalede bulunmak üzere yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz bırakılması, kurtarma ve tedavi hakkının engellenmesi, yaralı ve cenazelere ulaşmak isteyen annelerin gözaltına alınarak engellenmesi ağır ve açık insan hakları ihlali olarak gerçekleşmektedir.
23 Ocaktan 30 Ocak’a kadar kendileriyle iletişim sağlanan yaralılara, 30 Ocak günü yapıldığı düşünülen bir operasyondan sonra yaralılarla her türlü iletişimin kesildiği ulaşımın engellendiği bu nedenle toplu bir infaz ihtimalinin ortaya çıkması, ölülerin dışında 24 yaralının yaşamıyla ilgili ciddi endişelere yol açmış bulunmaktadır.
Hiçbir ulusal ve uluslararası hukuk ve savaş kuralı örtüşmeyen bu savaş ve şiddet politikasında sadece bina bodrumunda olan yaralılar öldürülmüyor. Kadınlar, çocuklar askerler-polisler, gerçekler ve insanlık öldürülüyor.
Dünya ve Türkiye kamuoyunun tanıklık ettiği bu vahşet ile ilgili 13 gündür bodrum katında hastaneye nakledilmeyi bekleyen yaralı ve cenazelere ulaşılamaması 7 günden bu yana hiçbir iletişimin sağlanamaması, akıbetleri ile ilgili bilgi alınamaması, yaşamlarıyla ilgili ciddi kaygılar yaratmaktadır.
Gerek yaralı ve ölülerle ilgili durum, gerekse Cizre, Sur ve diğer bazı ilçelerde sürdürülen sokağa çıkma yasakları, çatışma ve ülkenin her tarafına giden cenaze ve tabutlar, insani kriterler başta olmak üzere iç barış açısından sürdürülebilir bir durum olmaktan çıkmış, toplumu hızla bir iç çatışma felaketine doğru sürüklemektedir.
Bir kez daha insan hakları savunucuları olarak tüm toplumsal kesimlerin vicdanına ve aklına seslenerek diyoruz ki; geriye dönülmesi imkansız bir felaket ve kaos girdabına girmeden tüm toplum olarak yaşadığımız acıların son bulması için yeniden barış, hukuk ve adalet ortamına dönülmesi çağrısında bulunuyor ve her kesi sorumluluk ve duyarlılığa davet ediyoruz.
İNSAHAKLARI DERNEĞİ
MALATYA ŞUBESİ